Site rengi

Tasarım

Geniş
Kutulu
Vatandaşa Hizmet

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır’da 2.5 milyar liralık yüzlerce eserin açılışını yaptı

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN, “BİR ZAMANLAR TÜRKİYE’NİN 5. SANAYİ KENTİ OLAN DİYARBAKIR’IN ÜZERİNE KARABASAN GİBİ BÖLGENİN VE ÖZELLİKLE KÜRT KARDEŞLERİMİN ÜSTÜNE TERÖR FELAKETİ ÇÖKTÜ. TÜRKİYE’NİN DİĞER ŞEHİRLERİ GELİŞİP SERPİLİRKEN DİYARBAKIR SEFALETE, YOKSULLUĞA, İŞSİZLİĞE MAHKUM EDİLDİ. ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİZ BAŞLATTIK AMA BİZ SONLANDIRMADIK” DEDİ.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bir zamanlar Türkiye’nin 5. sanayi kenti olan Diyarbakır’ın üzerine karabasan gibi bölgenin ve özellikle Kürt kardeşlerimin üstüne terör felaketi çöktü. Türkiye’nin diğer şehirleri gelişip serpilirken Diyarbakır sefalete, yoksulluğa, işsizliğe mahkum edildi. Çözüm sürecini biz başlattık ama biz sonlandırmadık” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır Valiliği önünde 2.5 milyar liralık yüzlerce eserin açılışını yaptı. Burada halka seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır toprakları üzerinde 10 peygamberin, 500 sahabenin mezarı olduğunu belirterek, “Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs fethine giderken feyz aldığı şehir, bu şehri Sultan Alparslan’ın Malazgirt’e giderken surları önünde dua alınan bir şehir. Bu şehir haçlı ordusunu defalarca bozguna uğratan Sultan Kılıçarslan’ın mezarının bulunduğu bir şehir. Bu şehir nice alimlere, gönül sultanlarına, sanatçılara, edebiyatçılara ev sahipliği yapmış, ezelden beri bizim olan ve inşallah ebede kadar da bizim kalacaktır. Kurşunlu Camii bu şehrin ve temsil ettiği değerlerin hizmetkarının da, hasmının da kimler olduğunun en büyük şahididir. Sizler Kurşunlu Camii’ni tahrip edenleri de ona sahip çıkanları da gayet iyi biliyorsunuz. Siz de, buraya gelmeden önce ziyaret ettiğimiz Diyarbakır Anneleri’nin yüreklerini kimlerin yaktığını da gayet iyi biliyorsunuz. Sizden başkalarının evlatlarını dağa ölüme gönderenlerin, kendi evlatlarını yurtdışında nasıl ihtimamla büyüttüklerini, yaşattıklarını da gayet iyi biliyorsunuz. Diyarbakır tarih boyunca hep medeniyetlerin barış ve huzur şehri vefa şehri olmuştur. Bir zamanlar Türkiye’nin 5. sanayi kenti olan ve sanayi kentinden biri olan Diyarbakır’a bir karabasan gibi bölgenin ve özellikle Kürt kardeşlerimin üstüne terör felaketi çöktü. Türkiye’nin diğer şehirleri gelişip serpilirken Diyarbakır sefalete, yoksulluğa, işsizliğe mahkum edildi. Şairleri, âlimleri, tarihi eserleri, surları ile şu güzelim Diyarbakır’ı perişan ettiler. Ak Parti’yi kurduğumuzda buraya geldik ve karşılaştığımız herkese iktidara gelirsek bizden ne istiyorsunuz, diye sorduk. Bize verilen cevap sadece OHAL’i kaldırın yeter şeklindeydi. Sesinize kulak verdik. Ve hükümete gelince ilk iş olarak OHAL’i kaldırdık mı, kaldırdık? Söz verdik, sözümüzü yerine getirdik. Şimdi bir geriye dönük 20 yıllık muhasebe yapalım. Biz ne dedik ne yaptık? Onlar ne dediler? Ne yaptılar biz Diyarbakır’da 2005 yılında size ne isek dün de oradaydık. Bugünde aynı yerdeyiz. Yarın da aynı yerde olacağız” diye konuştu.

“Biz bütün samimiyetimizle barış, kardeşlik, çözüm, adalet dedik”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK ve HDP’ye yüklenerek terör sorununu bitirmek için samimiyetle attıkları tüm adımlara samimiyetsizlikle karşılık verildiğini söyledi. Erdoğan, “Biz tüm samimiyetimizle barış dedik, kardeşlik dedik, çözüm dedik, adalet dedik, hak dedik, özgürlük dedik, demokrasi dedik, biz ret, inkar, asimilasyon politikalarını ortadan kaldırmak için gayret ettik. Hak ve özgürlük eksenli bir yaklaşımla asırlık meselelerin çözümüne yönelik gayret ettik. Peki, bunlar yani terörden beslenenler, terörü destekleyenler, terörü açıkça telin etmekten korkanlar sırtını size değil de terör örgütüne dayayanlar ne yaptı? Gelin bugün hiç eğilmeden, bükülmeden açıkça bunları konuşalım. Gelin bugün utanmadan yüzü kızarmadan bozuk plak gibi sürekli barış, demokrasi, kardeşlik diyenlerin maskelerini hep beraber indirelim. Bunların eş genel başkanı geçenlerde çıkmış, AK Parti kadınların başına gelmiş en büyük felakettir demiş. Şimdi burada, seslenmek istiyorum asıl KCK’sıyla, PKK’sıyla HDP’siyle hep birlikte benim Kürt kardeşlerimin kanını, iliğini sömüren, duygularını istismar eden bu çete son 1 yıldır bu milletin, bu bölgenin, bu halkın başına gelmiş en büyük musibettir. Lafa gelince barış derler. Kardeşlik değerler son 40 yılda öldürdükleri, dağa çıkardıkları teröre ulaştırdıkları, hayatını kararttıkları 50 bin Kürt kardeşimin kanına girenlere soruyorum, bunlar değil miydi bu kanlara girenler. Bu ülkede en çok Kürt kanını PKK dökmedi mi? Bu bölgede köylerin boşalmasına, yakılıp yıkılmasına, kentlerin çökmesine, sanayinin ve ticaretin bitmesine, işindeki gücündeki insanların sefalete sürüklenmesine neden olan bunlar değil mi?” şeklinde konuştu.

“Hangi demokraside seçilmiş belediye başkanı örgüt militanına hesap verir”

PKK’lı teröristlerin HDP’li belediye başkanlarını sorguya çektiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun hangi demokrasiye sığdığını sordu. Erdoğan, “Kurdukları partilerde demokrasi kelimesini hiç eksik etmediler. Peki soruyorum size hangi demokraside seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları, teşkilat yöneticileri, örgüt militanlarına hesap verir? Hangi demokraside devletin yatırım hizmeti için gönderdiği ödenekler yollara mayın döşemek için kullanılır? Hangi demokrasi ile altyapı üstyapı hizmetleri için merkezi yönetimin verdiği araçlar, şehirlerin içinde hendek ve huzur kare çukur kazmak için kullanılır. Hangi demokraside ülkenin aleyhindeki her girişime destek veren bir siyaset anlayışı olur? Bunlar demokrasi savunucusu değil. Demokrasi düşmanıdır. Demokrasi istismarcısıdır. Yakın dönemde biz demokrasi ve özgürlükler konusunda pek çok mücadeleye girdik. Gezi olaylarını hatırlayın. 17/25 olaylarını, emniyet yargı darbe girişimini hatırlayın terör örgütlerinin ülkemizin üzerine salınmasını hatırlayın. Ülkeyi istikrarsızlık batağına sürüklemek için oynanan oyunları hatırlayın. 15 temmuz darbe girişimini hatırlayın. Ekonomimize kurulan tuzakları hatırlayın. Biz bu mücadelenin hepsini de sizlerle birlikte yürüttük ve hamdolsun yine sizlerle birlikte zafere ulaştırdık. Hak ve özgürlük açılımlarını da aynı çizgide yolumuza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“Diyarbakır cezaevi kültür merkezi olacak”

Halka bir müjdesinin de olduğunu dile getiren Erdoğan, bir zamanların işkence merkezi olan Diyarbakır Cezaevi’nin kültür merkezine dönüştürüleceğini söyledi. Erdoğan, “Bugün sizlere birde müjde vermek istiyorum. Geçmişte uzunca bir dönem adı zulümle, işkence ile insanlık dışı muamele ile anılan Diyarbakır Cezaevi’ni yakında boşaltıyor ve kültür merkezi olarak sizlerin hizmetine sunuyoruz. Adalet Bakanlığımız bu konuda gerekli hazırlığı yapıyor. Böylece Diyarbakır’ın hafızasında kaldığı gibi bir kötü anıyı ortadan kaldırmış oluyoruz. Şehrimize hayırlı olsun kardeşlerim. CHP ve sivil toplum örgütü görünümlü tüm yapılar örgüt tarafından hazırlanan bir metne göre hareket eder. Ellerine fırsat geçerse ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını bu metne göre hareket ederler. İnsanların iradelerini ve düşüncelerini sınırlayan böyle bir anlayış bu devirde geçerli olabilir mi? Aynı metinde uzun vadede aileyi ve mülkiyeti ortadan kaldıracaklarını söylüyorlar. Bunlar size tanıdık geliyor mu? Evet, bunlar 1980 öncesindeki marjinal ideolojilerin söylemidir. Peki dünyada bu düşünce bu yaklaşım kaldı mı diye baktığımızda sadece 3 yerde olduğunu görürsünüz, Kuzey Kore’de, Kandil’de ve Kobani’de kaldığını görüyoruz. Şimdi bu istismarcılar sürekli Kobani diyor ya gidin bakın bakalım oradaki Kürt kardeşlerimize neler çektiriyorlar? Çocukları silah altına almaktan küçük yaştaki kız çocuklarını zorla alıkoymaya kadar 21. yüzyılın tüm yüz kızartıcı insanlık suçlarını orada işliyorlar. 13 yaşındaki kızları Kürt kızlarımızı dağa kaçıranlar bunlar değil mi? 14 yaşındaki kızlarımızı dağa kaçıranlar bunlar değil mi? Bunlar hangi edepten bahsediyorlar, hangi namustan bahsediyorlar? Bunlar da ne var ne yok. Bunlar kirli, Kobani’den kaçan kardeşlerimizden önemli bir kısmı hala ülkemizde yaşıyor” dedi.

“Çözüm sürecinde neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz”

HDP ve PKK’nın çözüm sürecini baltaladığını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Biz bunların ciğerini biliyoruz. Her türlü riski göze alarak başlattığımız çözüm sürecinde neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz. Biz çözüm sürecini niye başlattık? Yeter ki artık anneler ağlamasın dedik. Yeter ki akan kan dursun dedik. Yeter ki milletimizin her kökenden, her inançtan, her meşrepten insanıyla kardeş olsun dedik. Bu bölgenin insanları demokrasiden, ekonomik büyümeden nasibini alsın diye baldıran zehri de olsa bu meydanda içeceğimi söyledim. Samimiyetle başlattığımız bir süreci bunlar provoke ettiler, zehirlediler, istismar ettiler ve sonunda tamamen yıktılar. Çukur eylemleriyle bölgede yaşayan tüm vatandaşlarımıza tuzak kurdular. Ferasetinizle, cinayetinizle, sağduyunuzla bu tuzağa düşmediğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Üstelik bunlar ülkemizdeki ve Suriye’deki kardeşlerimizle kalmadılar. Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin de başına bela oldular. Artık ülkemizde işlemedikleri cinayetlerine orada başladılar. Çünkü bunlar unutmayın, Kürt düşmanı. Çünkü bunlar insanlık düşmanı. Çünkü bunlar coğrafyamızın ve medeniyetimizin düşmanı. Bunların olduğu yerde hak, hukuk, adalet, vicdan, fikir özgürlüğü, örf adet kalmaz. Bunlar 1940’larda Türkiye’nin başına bir kabus gibi çöken tek parti CHP zihniyetinin günümüzdeki versiyonu, Kürt kardeşlerime yapılan zulüm başta olmak üzere bu ülkedeki tüm büyük günahların anası olan CHP ile yol yürümekte zaten ancak bunlara yakışır. Şimdi CHP’yle beraber yürüyorlar mı? İyi Parti ile beraber yürüyorlar mı? Birini vur öbürüne. Birbirlerinden hiçbir farkı yok ama biz diyoruz ki şu karşımdaki topluluğu görünce bugün bir başka heyecanlıyım. HDP’nin İstanbul’da ve diğer şehirlerde CHP’ye verdiği desteğin nedeni işte bu ideolojik akrabalıktır. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Küresel emperyalizmin ülkemizde yaklaşık 1 buçuk asırdır açtığı yarayı kapatmak için evet çözüm sürecini biz başlattık, ama çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık. Çünkü çözüm sürecini bunların kötü niyeti, art niyeti, gizli gündemleri sonlandırdı. Güya siyasetçi kimliğiyle ortada gezenler de hiçbir zaman şiddetle, terörle aralarına mesafe koymadılar. Hiçbir zaman meşru demokratik hukuk düzeni içinde siyaset yapmayı düşünmediler. Yurtdışındaki karanlık mahfillerle içerideki hain FETÖ’cülerle gizli pazarlıklar yaparak ülkemizi emperyalistlerin oyun sahnesine çevirmek için harekete geçenlere tavır koymadılar. Allah için söyler misiniz, dünyada hangi ülke buna müsaade eder? Dünyada hangi demokrasi, hangi hukuk, hangi adalet, hangi vicdan buna göz yumar. Utanmadan, sıkılmadan yüzleri kızarmadan hala barış, kardeşlik, hukuk, demokrasi diyorlar. Siz bu kavramları en son ağzına alacak kişilersiniz. Siz bu ülkede ve bu bölgede kendinizden olmayan hiç kimseye hayat hakkı tanımadınız. Çünkü şiddet dayatma, terör bunların ruhuna işlemiş. Kardeşlerim ne diyorlar? Hadi sıkıysa söylesinler. Bizim PKK ile ilişkimiz yok desinler. Öyle demiyorlar mı? Bunların işi gücü yalan. Yanındaki ortak CHP onunda işi gücü yalan, akşam yalan, sabah yalan. Sürekli alanda mağduriyeti, yalandan dışlanmışlık edebiyatı yaparak sizlerin hak ve hakkaniyet duygularını istismar etmeye çalışıyorlar. Diyarbakır büyükşehir belediyesi yıllarca hep bunların elindeydi. Tek bir ay bile bunların ödeneği gecikti mi? Hayır. Ankara, İstanbul, Edirne, Trabzon belediyesi hangi imkân ve haklara sahipse hepsi bunlara da tanındı. Peki sonra ne oldu? Büyükşehir belediye başkanını Kandil’in komiseri olan ne idüğü belirsiz birine hesaba çektirdiler. Hesap sormadı mı? Bu ne idüğü belirsiz biri belediye başkanını bodrumda sorgulamadı mı? Tokat attılar, kim yaptı bunu HDP, PKK devletten alınan paralarla sizlere hizmet getirecekleri yerde örgütün emriyle harcamadılar mı? Bunların ne söylediğine değil, ne yaptığına bakıyoruz. Mesela seçimlerde seni başkan yaptırmayacağız diye ortalığı inletenlerin Yasin Börü’nün kanının hesabını verdiklerini gördünüz. Duydunuz mu? Kurban eti dağıtmak için evinden çıkan 16 yaşındaki Yasin Börü’yü, nasıl alçakça öldürdüklerini biliyorsunuz değil mi? Önce kovalıyorlar, sonrasında evde bıçaklıyorlar, ardından üçüncü kattan aşağı atıyorlar, yetmiyor başını taşla eziyorlar, sonra arabayla üstünden geçiyorlar. En nihayetinde üzerine benzin döküp yakıyor. Bu nasıl bir kindir, bu nasıl bir nefrettir, bu nasıl bir insanlıktan çıkmıştır? Bıraktım, Kürtlüğünü, Türklüğünü, Arabını, Acemini böyle bir muamele canlıya nasıl yapılabilir? Üstelik tüm bu oyunun tek sebebi tıpkı aynı günlerde katledilen diğerleri gibi Yasin’in kendilerinden olmamasıdır. Bu zulme ortak olan herkes bu dünyada da öteki dünyada cezasını muhakkak çekecektir. Aynı şekilde bunların evlatları ellerinden alınıp dağa götürülen annelerin, babaların feryatlarına kulak verdiklerini gördünüz mü? Duydunuz mu? Tam tersine bu yüreği yanık insanlarla bunlar dalga geçtiler. Hendekler çukurlar kazılırken, gencecik çocuklar kasten ölüme gönderilirken, sokaklarda oluk oluk Kürt kardeşlerimin kanı akarken saz çalıp sloganlar atanların derdi asla siz olmadınız. Alçakça kanları dökülen mazlum, Kürt kardeşlerimin hesabını sormayacak mıyız? Her köye bir cenaze diyerek tüm bölgeyi kana gözyaşına, şiddete, kine bulunanlardan hesap sormayacak mıyız? Yerli ve yabancı tüm tarihçiler 1915’te Ermeni komitacıların 1 milyona yakın sivil mazlum, Kürt kardeşimi katlettiğini söylüyor. Bunlar da utanmadan, sıkılmadan, sözde Ermeni soykırımı yalanını kabul ettirmek için çalışıyor. Dedelerinin katillerine hayranlık besleyecek, kanal tarihlerinden, birliklerinden kopmuş bu güruhun sizden de bir ilişkisi olabilir. Selahattin Eyyubi’nin mirasını şanla şerefle taşıdığı bir yerde mazlum Filistinliler yerine zalim İsrail yönetimi ile birlikte onların benim Kürt kardeşimle herhangi bir ortak yönü olabilir mi? Düşlerimden aldığı siyasi desteği ülkede ne kadar sapkın, sapık marjinal grup varsa onların emrine verenler sizlerle hangi müşterekleri paylaşıyor olabilir? Dün akan kanı sürdürmek için çözüm sürecini baltalayan var. Şimdi CHP ile işbirliği yapıyor, hatta anayasa yapmaktan bahsediyorum, tek dertleri, tek projeleri tek gayeleri var. O da Tayyip Erdoğan’sız AK Parti’siz bir Türkiye kafalarındaki faşist temelleri budur. Bu kardeşinizi engel olarak gördükleri için de işi gücü bırakıp bizimle uğraşıyorlar. Bunların tek bir tane hayırlı adımları, yaptıkları eser, hayırlı bir işlerini gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü yok. Diyarbakır huzur gelince neler olduğuna şahitsiniz, artık gece gündüz herkes bu şehrin sokaklarında, evlerinde güven içinde hayatını sürdürüyor, işine gücüne bakıyor. Akşam geç saatlere kadar Diyarbakır sokakları nasıl öyle mi? Niye güvenlik var? Sizden ricam bunları gördüğünüz her yerde yakalarına yapışın sorun sorgulayın. Çözüm sürecini bitirmek için kim size talimat verdi? Bunu sorun. Hendek ve çukurlarla ülkeyi savaşa sokmaya çalışma talimatını kimden aldınız diye sorun. Yasin Börü’yü, böylesine zalim bir şekilde öldürmek için sebebiniz neydi bunu sorun. Suriye’de önünüze gelen herkesin aparatı olma talimatını kimden aldınız? Bunu sorun. Bunlar ısrarla sorun ki bir sürü yalan dalavere sahtekarlık ve ikiyüzlülükle karşınıza çıkıp sizleri oyalamasınlar. Değerli kardeşlerim, bu coğrafyayı birlikte medeniyetimizin beşiği haline getirdik. Bu ülkeyi birlikte kurduk. Birlikte bugünlere getirdik inşallah yine birlikte 2023 hedeflerine 2053 vizyonuna kavuşturacağız. AK Partinin en büyük özelliği ülkenin her yerinde iç ve dış şartlar ne olursa olsun eser ve hizmet siyasetini kesintisiz sürdürmektir. Türkiye tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini bizim dönemimizde yaşamıştır. Ülkemizi 81 vilayetin tamamına da cumhuriyet tarihinde yapılanların 5 katı 10 katı yatırımlarla çağ atlattık. Bu çerçevede Diyarbakır’a da son 10 yılda 46 katrilyon lira yatırım yaptık”.

“Diyarbakır’a eli boş gelmedik”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakır’a eli boş gelmediklerini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar yaptıklarımız elbette önemli ama bugün de Diyarbakır’a elimiz boş gelmedik. Bakanlıklarımız, belediyelerimiz, özel sektörümüz tarafından tamamlanan ve toplam yatırım bedeli 2 buçuk milyar lirayı bulan yüzlerce eser ve hizmetin açılışını yapmak üzere sizlerle beraber eğitimde, merkezde ve çeşitli ilçelerimizde çok sayıda okul, ilkokul, ortaokul, lise, pansiyon, spor salonlarını aralarında bulunduğu resmi açılışını bugün yapıyoruz. Bin yataklı şehir hastanesi ihalesini 19 Temmuz’da yapıyoruz. Sağlık Bakanlığımızca şehrimize kazandırılan Silvan 120 yataklı devlet hastanesinin, 112 acil yönetiminde yer aldığı hizmet binasının, amatem ve çematem binalarının, Dicle, Hani, Kayapınar ilçelerimizde aile sağlığı merkezi ve 112 acil binalarının açılışlarını gerçekleştiriyoruz. Çevre Şehircilik Bakanlığımızın Sur’da yürüttüğü projeler kapsamında inşası tamamlanan 164 konut su, 6 oteli, 116 ticari alanı ve yolları hizmete alıyoruz. Ayrıca içinde 814 dükkanın bulunduğu 5 bin kişiye istihdam sağlayacak oto sanayi sitemiz ile altyapı ve çevre düzenlemeleri de hizmete alıyoruz. Ulaştırmada Çermik, Çüngüş, Hani, Lice, Kocaköy ilçelerimizin şehir geçişlerini tamamladık. Diyarbakır’ın diğer il ve ilçelere olan bağlantı yolları da yeni imalatlarla, onarımlarla iyileştirildi. Bunlar gibi yüzlerce eserin açılışını bugün yapıyoruz. Hayırlı olsun”.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ